Genç tasarımcılara hak ettikleri şansı veren en önemli moda tasarımı yarışmalarından İzfaş If Wedding Fashion İzmir 2013 Yarışmasının bu seneki birincisi sade ve ilgi çekici detayları ile dikkat çeken ‘Avara’ isimli tasarım oldu. Tasarımın sahibi Okan Karakuş ile güzel bir röportaj gerçekleştirdik.
TY. Merhaba; öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahsedermisiniz?
OK. Merhaba; Okan ben. 27 Aralık 1988 Adıyaman Besni doğumluyum. Muhacir bir aileden gelmeyiz, biraz tatarlık var. Gözlerin çekikliği oradan gelme 🙂 4 kardeşin en büyükleriyim küçük yaştan beri sürekli resim yapar ve bir şeyler çizerim. 2005 yılında düz bir liseden mezun olduktan sonra 2007 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik ve Cam tasarımı bölümünü kazandım. Fakat okumak istediğim ve hayalimdeki meslek bu değildi. Ertesi yıl bir kez daha girdim yetenek sınavlarına ve bu kez istediğim yer olan moda tasarım bölümünü kazandım.
TY. Çok memnun olduk. Hobilerinizi, nelerden beslendiğinizi ve sizi tanımlayacak özelliklerinizi de aktarır mısınız?
OK. Çizim yapmak, arkadaşlarımla vakit geçirmek ve BEŞİKTAŞ maçlarını izlemek en çok keyif aldığım şeyler. İlgimi çeken her şeyi okumayı seviyorum, alanımla ilgili olsun olmasın… Çok farklı bir daldan, esinlenebileceğiniz enterasan şeyler çıkabiliyor karşınıza.
TY. Tasarım eğitimi almaya nasıl karar verdiniz?
OK. Aslında sürekli çiziyordum bir şeyler. Farklı olmayı ve insanların kafasında yapıldıktan sonra ‘’ aa çok güzel olmuş’’ dedirtmeyi seviyordum. Tasarım konusuna ilk etapta yakınlarımın giyimlerini eleştirerek başladım. Bu işi sevdiğimi farkettiğimde ilerletmeyi düşündüm ve moda tasarım okumaya karar verdim…
TY. Bu meslek için gerekli yetenekler neler ve nasıl geliştirilebilir?
OK. İlk etapta yetenek olmalı ve bu işi gerçekten sevmek gerekiyor. Güzel sanatlar fakültesi giriş sınavlarından geçmeniz gerekli. Daha sonra yeteneğinizle , yapmak istediğiniz işi birleştirmek size kalmış bir şey. Ama her şeyden önce çalışmak ve çok araştırmak gerekli…
TY. En büyük hayaliniz ve gerçekleştirmek istediğiniz projeleriniz neler?
OK. En büyük hayalim tabii ki de ünlü bir Türk modacısı olarak dünyada ismimi duyurmak. İlk etapta elimde en büyük şans olan, 2015 yılındaki performans defilemi başarıyla sunmak. Daha sonra adım adım ilerleyerek kendi markamı kurmayı düşünüyorum…
TY. Bu yarışmaya katılmaya nasıl karar verdiniz, yarışma sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?
OK. Biliyorsunuz okul olarak bu yıl 4. birinciliğimiz oluyor. Bundan önceki yarışmada Havva, ondan önceki yıl da Gökhan kazanmıştı. Biz 3 lü olarak aynı zamanda çok yakın arkadaşız. Kendi aramızda da şakalaşıyorduk sürekli bu yıl da sen kazan ve 3 arkadaş 1. Oldu desinler filan diyorduk. Yarışma bitiminde ilk tebriğe gelenlerde onlardı. Rüya gibiydi her şey… Benimle birlikte 8 yarışmacının gelinliğini İzmir Terziler Odası dikti. İlk günden son güne kadar inanılmaz bir atmosfer ve yardımlaşma vardı. Çok eğlenceli zamanlar geçirdik. Bize her konuda yardımcı olan Terziler Odasına, Ege Giyim Sanayicileri Derneğine, İzfaş’a ve Rönasans Ajans sahibi Akif Bey’e çok teşekkür ederim…
TY. Tasarımınızda nelerden esinlendiniz, başka tasarım disiplinlerinden etkileniyor musunuz?
OK. Zamana dokunmak teması vardı bu yıl. Dokunmak istediğim ve dondurduğum bir fotoğraf karesinde sandalla gezinti yapan bir çift ve göle dökülmüş yapraklar esin kaynağım oldu. Koleksiyonuma AVARA ismini verdim. Avara; bağ bozumu zamanında ekim ayında dalında kalmış yaprak ya da yere düşmüş kuru yaprak anlamını taşır. File üzerine tek tek şerit kestiğim şifonları dokuyarak gelinliğin yaka ve sırt kısmındaki detaya taşıdım.
TY. Gelinlik tasarım yarışmasındaki derece alan ürününüzü ve tasarım sürecinizi anlatır mısınız?
OK. Gelinliği çizerken geliştirmiş olduğum dokuma bağlama tekniğini kullandım. Boyun ve sırt detayında kullandığım bu tekniği, şifon şeritler ve simli yünlerle file üzerine dokuyarak yaptım. Daha sonra dokuma yüzeyini traşlayıp hepsini eşit boya getirdim. Etek kısmında ise sandalın arkasında bıraktığı su dalgalarını andıracak kibrit pliseler kullandım… Sade ve şık bir gelinlik oldu diyebilirim. Hazır dantel ya da taş işleme kullanmaktan ziyade, farklı teknikler kullanmayı seviyorum. Bu teknikler geliştirilmeli ve tasarım detaylarına taşınmalı diye düşünüyorum. Belki bir çok insan dantelsiz ya da taş işlemesiz gelinlik olmaz diyebilir. Önemli olan tasarım gücünün ortaya çıkartılması…
TY. Bu yarışmayı kazanmayı bekliyor muydunuz, gelinliğiniz üretilip satılacak mı?
OK. Herkes gibi kazanmak için çalışıyor ve ona yönelik çizimler yapıp gönderiyoruz. Fakat çizerken bir şeylerin eksik olduğunu ya da fazla olduğunu hissediyorsunuz. Benim hislerim kuvvetlidir, çok beğenerek çizmiştim. Finale kalıp gelinlikler dikildikten sonra gelinliğimi iyiler arasında görüyordum. Fakat jürinin ne istediğini ya da neye karar vereceğini bilemiyoruz. Kuliste beklerken 3 ardından 2 çağrıldı heyecanım daha da arttı. Çünkü rakip olarak gördüğüm birkaç tasarım daha kulisteydi. Birinci olarak çağrıldığımda kalbim durmak üzereydi diyebilirim. İnanılmaz bir duygu. ‘’Anlatılmaz yaşanır’’ derler ya öyle bir duygu gerçekten. Gelinliğimi satılacakmış gibi düşünüp tasarlamadım , avangarde bir tasarım olarak görüyorum…
TY. Türkiye’deki tasarım eğitimini ve sektörünüzün geleceğini (bir öğrenci veya profesyonel) gözüyle nasıl görüyorsunuz?
OK. Türkiye de tasarım anlamında gerçekten çok kaliteli okullar var. Fakat sektörde tasarımcıya gerekli değerin verilmediğini düşünüyorum. Okuldan mezun olduktan sonra iş kaygısı başlıyor , firma sahipleri tasarımlara genelde korkarak yaklaşıyor. Satamama korkusu var bir çoğunda. Bunun üzerine tasarımcıda istediklerini yapmakta kısıtlanıyor, daha eskiz aşamasındayken buruşturulup çöp kutusuna gidebiliyor bazen. Genç tasarımcılara yol açılmalı ve biraz güvenilmeli ancak bu şekilde sektörü biraz daha ileriye taşıyabiliriz…
Sevgili Okan Karakuş’a samimi röportajı ve süreci bizimle açıkça paylaştığı için çok teşekkür ederiz.