tasarimyarismalari.com olarak ilk röportajımızı W Young Designers 2010 yarışmasında derece alan 3 genç tasarımcı ile gerçekleştirdik.
Bu sene beş farklı temada düzenlenen yarışmanın 2010 konusu; W Hotel odalarında bulunan atıştırmalık yiyeceklerin ve diğer ihtiyaçların içerisine konulduğu bir “Munchie Box” içeriği tasarlanması idi.
WIYD-2010 da birinci dereceyi alan Yusufhan Doğan; Mimar Sinan Güzel sanatlar Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde okuyor. İkinci dereceyi alan Kübra Saygın; İstanbul Teknik Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümü 4. sınıf öğrencisi. Üçüncülük ödülünü alan Burak Koçak ise yine Mimar Sinan Güzel sanatlar Üniversitesi Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde öğretimini sürdürüyor.
Tasarım eğitimi almaya nasıl karar verdiniz?
Yusufhan: Küçüklüğümden beri kullandığım eşyaları, özellikle oyuncaklarımı kırıp parçalayıp kendi istediğim hale getiriyordum. Bu özelliğim beni tasarıma yöneltti. Eğitimini almaya karar verdim ve fark ettim ki küçüklüğümden beri tasarlıyorum.
Kübra: Her zaman görsel sanatlara yatkınlığım vardı ancak daha teknik, sayısal beceri gerektiren meslekler de kafamın bir köşesini işgal ediyorlardı. Endüstriyel tasarımı, bu ikisini; güzel sanatlarla mühendisliği birleştiren bir yerde görüp, benim için en uygun meslek olarak seçtim.
Burak: Çocukluğumdan beri çizime yeteneğim vardı aslında, ailem tarafından doğru yönlendirildim ve 14 yaşımda ilk yarışmaya (Peugeot Design Contest) katıldım, sonraki yaşlarımda da tasarıma olan ilgim arttı ve bu yönde bir şeyler yapmak istediğime karar verdim.
Young Designers Competition 2010 yarışmasındaki derece alan ürününüzü ve tasarım sürecinizi anlatır mısınız?
Yusufhan: Üç haftalık düşünsel süreç sonucunda kullanıcı profilini oluşturup, kullanıcının ihtiyaçlarının analiz edip, bir ürün senaryosu çıkardım. Uygulama sürecinde ise bu topladığım verileri, üründe vücut bulacak hale getirdim. Ürün ortaya çıkmaya başladığı zaman, fikirlerini önemsediğim arkadaşlarımla projemi tartıştım. Buradan aldığım eleştiriler sonrası üründe değişiklikler yaptım. Sonuca yaklaşırken ürünün detay çözümlerini bitirip, paftaları hazırlayarak çalışmamı sonlandırdım.
Kübra: Otel için tasarladığım ‘munchie box’, bir sürpriz kutusu. Kutu içerisinde keyifli atıştırmalıklardan, yol rehberine, havanın muhtemel azizliğine karşı tedbir olarak bir şemsiyeden, anı ölümsüzleştirmek için bir fotoğraf makinesine kadar yola çıkarken unutulmuş olabilecek çeşitli detaylar yer alıyor. Bu detaylar da ziyaretçilere İstanbul motifleri içerisinde yine İstanbul’un yüzü olarak sunuluyor.
Burak: Tasarımımda işlevden çok görsel olarak W Hotel odalarına eklenebilecek bir obje yapmayı hedefledim. Tasarım süreci oldukça sıkıntılıydı, yarışmanın olduğu sırada staj yapıyordum. Onca iş arasında bulabildiğim en küçük arada bile eskiz yaptım ve sonunda içime en çok sinen tasarımda karar kılıp uygulamaya geçtim.
Tasarımlarınızda dikkat ettiğiniz temel nitelikler nelerdir?
Yusufhan: Ekolojik ve sosyoekonomik bağlamlarda sürdürülebilirliğe katkı sağlayan ürünler veya sistemler tasarlamak tasarım ilkelerim içerisindedir. Bunun yanı sıra günümüz trendlerine yatkın ürünler tasarlamaya da dikkat ediyorum.
Kübra: Tasarımlarımda, kullanıcının bire bir ilişkiye girebildiği ve kendisi ile arasında bir bağ kurabildiği ürünler ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Öncelikle yaptığım işlerden keyif almaya bakıyorum.
Burak: Bu soruyu ikiye ayırıp cevap verebilirim. Eğer tasarımını yaptığım bir elektronik ürün ise, estetik çizgilerden uzak, işlev elemanlarına yardımcı ve denge devamlılık üzerine kurulu bir tasarım yapmaya dikkat ederim. Eğer tasarımını yaptığım bir mobilya, aydınlatma vs. ise, strüktürlerine yönelik öğelerin açıkça görülebildiği, malzemenin kendi güzelliği ile yansıtıldığı tasarımlar yapmaya dikkat ederim.
Türkiye’deki tasarım eğitimini ve sektörünüzün geleceğini bir öğrenci gözüyle nasıl görüyorsunuz?
Yusufhan: Tasarım sektörüne yapılan yatırımı Türkiye’de yeterli bulmuyorum. Daha fazla üretmek değil daha nitelikli üretmek taraftarıyım. Eğitim konusunda ise Avrupa’da eğitim benim de isteklerimin içerisinde, bu durum zaten ülkemizde eğitimde bir şeylerin eksik olduğunu gösteriyor.
Kübra: Türkiye’de tasarım henüz yeni oturmaya başlayan bir kavram. Tasarım deyince Türkiye’de ya grafik tasarım ya da ürün tasarımı anlaşılıyor ve bu ikisi üzerinden iş yapılabiliyor. Deneyim tasarımı, hizmet tasarımı, bilgi tasarımı ya da etkileşim tasarımı gibi kavramlar henüz okullar bünyesinde bile yer edinebilmiş değil. Bu konular üzerine çalışmak isteyen arkadaşlar yurtdışına yönelmek durumunda. Ancak duruma kötümser bakmıyorum, tasarım algısı sürekli olarak büyüyor, sadece biraz daha zaman gerekli.
Yarışmalara katılmayı düşünen tasarım öğrencilerine önerileriniz nelerdir?
Yusufhan: Fikirler bir kişiden çıkar, tasarımlar ve projeler bir gruptan çıkar ilkesine dayanarak yarışmaya hazırlanmalarını tavsiye ederim.
Kübra: Bu yarışmalar, öğrencilere okul projeleri dışında ikinci bir proje ile uğraşma imkanı sağlıyor ve ortaya iyi bir sonuç çıktığında bunun takdir edildiğini görüyorlar. Yarışmalara katılmadan önce yarışma şartnamelerin dikkatlice okumalarını öneriyorum.
Burak: Ne kadar iyi fikirleri olursa olsun, özellikle ulusal yarışmalarda iyi render alamadan, gerçekçi görseller sunmadan yarışmadan derece elde etmeleri maalesef zor. Genelde jüri üyeleri biraz gözlerinin boyanmasını istiyor, bu yüzden benim önerim; anlatım dillerini geliştirmeleri ve “modelleme ile render bilgisayar operatörünün işi” mantığından sıyrılmaları yönünde.
Arkadaşlarımıza teşekkür ediyor, mesleki eğitimlerinde başarılar diliyoruz. Genç tasarımcıların diğer projelerini galerimizden inceleyebilirsiniz.
Yusufhan Doğan
Kübra Saygın
Burak Koçak
Tebrikler arkadaşlar.