Merhaba, bize ekibinizden bahseder misiniz?
Kutlu Bal: Ekipten bahsedebilmek için kısa tarihimizi bir gözden geçirmemiz gerekir sanıyorum. Seneler önce Hakan’la çok kısa bir süre aynı ofiste çalışma şansımız olmuştu. O bir kaç aylık süre, bize mimarlığa ve hayata bakışımızın çok paralel olduğunu ve herşeyden öte, birlikte çalışmaktan çok keyif duyduğumuzu farkettirmiş oldu. Senelerce süren farklı coğrafyalardaki farklı maceralardan sonra, 2010 yılının başlarında nihayet tekrar Ankara’da bir araya geldik ve ofisimizi kurduk. Piyasaya yaptığımız tasarım işleri yanında vakit buldukça yarışmalara katılmaya çalıştık.
2011 yılında Truva Müzesi Yarışması sürecinde aramıza Cengiz (Gündemir) katıldı. Truva sürecinde yaşadığımız gayet keyifli ve verimli bir süreçten beri takımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Ayrıca, her konuda her tür yardım-fayda sağlayan sevgili çalışanımız Mehmet(Yılmaz)’i de anmadan geçmeyelim.
Yarışmaya hazırlanma sürecini paylaşır mısınız? Ekibinizi nasıl oluşturuyorsunuz?
Hakan Evkaya : Bir tasarım bürosunun ayakta kalabilmesi için sürekli iş yapıyor olması gerekiyor. Haliyle genelde yarışma süreçleri, halihazırda yürümesi gereken diğer projeler arasına sıkışmak zorunda kalıyor. Ne yazık ki bu yüzden genelde teslim gününe bir kaç hafta kala yarışmaya hazırlanmaya başlayabiliyoruz .
Ekip ofis kadrosundan oluşuyor, ekip genelde mesai sonrası ofisten çıkmadan yarışma için çalışıyor. Daha önce başka arkadaşlarımızın teknik yardımını aldığımız oldu. Ama tercihimiz, fazla dallandırıp budaklandırmadan uyumlu çalıştığımızdan emin olduğumuz çekirdek ekiple yola çıkmakdan yana açıkcası.
Kazanan projenizi anlatır mısınız? Sirkülasyonu çok önemli olan bir yapı tasarladınız. Sizi en çok zorlayan kısım neydi?
Hakan Evkaya: Bizi en çok zorlayan tam da sorunuzdaki gibi; sirkülasyon oldu. İhtiyaç programında yapı ihtiyacına gore epey az öngörülmüş bir sirkülasyon alanı belirlenmişti. Biz elimizden geldiğince serbest dolaşım mahallerini artırmak eğiliminde esnetmeye çalıştık programı. Net, akıcı, tanımlı ve doğal ışık alan total hacimler amaçladık.
Tasarımın temel girdilerinin, eğimli arazi ve ulaşım verileri olduğunu söyleyebiliriz. Gelen yolcu, giden yolcu, çevre yerleşimler terminali olarak üç ana başlıkta değerlendirebileceğimiz fonksiyonları, eğimden yararlanarak net bir şekilde ayrıştırırken, dairesel formun potansiyelini kullandığımızı söyleyebiliriz.
Bu tasarımda sizin için öncelikli konuları sıralar mısınız; işleyiş, geometri, görünüş, kullanım alanları, arazi?
Kutlu Bal: Öncelik sıralaması yapmak ne bu proje için ne de diğer çalışmalarımız için çok geçerli bir yöntem olamaz. Mimari tasarıma yaklaşımımız gereği, her biri, olmazsa olmaz diyebileceğimiz, birbirinden ayırmakta güçlük çektiğimiz konular. Sadece şunu söyleyebilirim ki; her konu ve arazi bağlamında kafa yormaya başladıktan sonra; söylemek istediğimiz sözü, net ve tutarlı bir şekilde söylemeye çalışıyoruz. Form ve içerik birbirinden bağımsız olamaz iddiasındayız. İşlev ve geometri birbirlerini etkileyen ve şekillendiren kavramlardır, bunlar yer (arazi) den bağımsız düşünülemez.
Yaptığımız işe bir oyun gibi yaklaştığımızı söyleyebiliriz, ama bunun bir oyun olmadığının farkındayız.
Projeyi kazandıktan sonra olan gelişmeleri bizimle paylaşır mısınız? Belediye ile ilişkiniz ne düzeyde gelişiyor? Projenin ne zamana hayata geçirilmesini amaçlıyorsunuz?
Kutlu Bal: Belediye ile sözleşme yapmak üzere görüşmelerimiz sürüyor. Önümüzdeki bir kaç ay içinde projeyi tamamlamayı umuyoruz.
Şehirlerdeki yeni dönem yapılaşmaları hakkındaki görüşünüz nedir?
Kutlu Bal: Son dönem mimarlığının, muhafazakar iradenin, bilinçsiz rant görgüsüyle şekillenen ve genele hakim olan temelsizlik ve içeriksizlikten nasiplendiğini söylemek zor değil. Özellikle son zamanlarda çok tartışılan yerel ve genel idareler tarafından kimseye sormadan ortaya atılan çılgın projeler ve ülkenin dört bir yanında TOKİ eksenli sürdürülen vahşi yapı elde etme yöntemine bakarak, işlerin pek de yolunda gitmediği görebiliriz. Genele ait ruh hali de bu akıldışı durumdan nasipleniyor ne yazık ki.
Talep dediğimizin, arzı belirlemesi gerekirken, bu ülkede arzın talebi belirlediğini görüyoruz. Sadece mimarlık değil hiç bir konuda talep yok çünkü. Nitelik talebi yok, kalite talebi yok, içerik talebi yok… Sunulanları kabullenmeyi, daha iyiyi aramaya tercih eden bir nesil oluştu Türkiye’de. Herşeyi bir kaç imajdan ya da başlıktan ibaret değerlendiren, ardında bir düşünsel derinlik bulunmasını tercih etmeyen bir topluluğa dönüştürüldük. Bu tavır herşeye yansıyor ister istemez, eğitime, tercihlerimize, zevklerimize, hayallerimize, haliyle mimarlığa da…
Mimarinin toplumun yaşam kalitesine katacaklarını düşündüğümüzde, projenizin mimari dil, kullanım ve malzeme olarak Uşak’a nasıl bir etkisinin olacağını tahmin ediyorsunuz?
Kutlu Bal: Uşak, metropollerle kıyaslandığında ölçek olarak küçük bir şehir. Büyüme çabasında olan Uşak için önemli sayılabilecek böyle bir kamu yapının, ulusal proje yarışmasıyla elde edilme isteğini çok değerli buluyoruz. Türkiye’de ulaşımın halen büyük bir oranda otobüsle gerçekleştirildiği düşünülürse, gelişen Uşak’ın yeni yüzünü temsil etmesi açısından önem kazanan bir yapı türünün, bir tasarım ürünü olması çok olumlu.
Ayrıca yaptığımız projenin, şehir geneline ait kalite anlayışını ve talebini pozitif yönde dönüştürebilecek bir yapı olarak yaşayabilmesini umut ettiğimizi eklemem gerek.
Hakan Evkaya: Uşak ,diğer kentlerden farksız, mimarlığa çok uzak bir kentleşme eğiliminde. Bir takım iyi niyetli fikirlerle bu durum değiştirilmeye çalışılmakta. Kentin ana caddesinde birtakım yenilemeler yapılmış ancak daha büyük değişimlere ihtiyacı var. Uşak ya da diğer tüm kentlerin bu değişimleri yarışmalar ile yapması gerekir. Gündemde olan Taksim örneğinin aksine kent için önemli adımların, ortamı besleyecek farklı fikirler arasından, yetkin insanlarca seçilmesi gerekir.
Projede geniş cepheler göze çarpıyor. Yapım aşamasında görsellik ve ekoloji (güneş ve rüzgar kullanımları vb.) açılarından ne gibi düzenlemeler yapmayı planlıyorsunuz? Sistem detaylarınızda bu konuda bir fikriniz olduğu izlenimine kapılıyoruz.
Hakan Evkaya: Yapının tasarımında, bina üstünü kaplayan şeffaf örtüyü fotovoltaik şeffaf güneş panelleri ile kaplamak niyetimiz vardı. Ancak bu tür taleplerin ülkemiz için erken olduğunu görerek bundan vazgeçtik. Ekolojik düzenlemeler, daha doğrusu yenilenebilir enerjinin kullanılması için gerekli alt yapı yüksek maliyetli bir iş. “Yenilenebilir enerji” ya da “ekoloji” kavramı yanlış anlaşıldı. Bu konuda ilk düşünülen şey yapılan harcamanın karşılığının kaç yıl içinde alınacağı. Oysa ki biz bunun parasal karşılığından önce ekolojik karşılığının ve temiz enerjinin olmasını düşünüyoruz. Yani enerjinin ekolojik olabilmesi için 5 yıl içinde maliyetini çıkarmasına gerek yok. Bu konuda Avrupa’daki gibi devlet destekleri olmadan ülkemizde böyle bir konudan bahsedilemez.
Kamusal binaların bir süredir yarışmalar ile hazırlanması gündemde. Siz bunu ne kadar sağlıklı görüyorsunuz? Yarışmaların ve sağladığı kamuoyunun katkısını nasıl görüyorsunuz?
Hakan Evkaya: Yarışmaların, kamusal yapı elde etmede kullanılması gereken tek sağlıklı araç olduğunu düşünüyoruz. İhale yada başka diğer yanlış yöntemlerle proje elde etmenin, Türkiye mimarlık ortamına zarar veren, tasarım anlayışını reddeden bir yaklaşım olduğuna inanıyoruz.
Katılacağınız yarışmaları neleri değerlendirerek seçiyorsunuz? Yarışmalara hangi sıklıkla katılıyorsunuz?
Kutlu Bal: Çok katı kriterlerimiz yok. Yarışmalar ilan edildikten sonraki ilk kriterlerimiz; konu, arazi verileri ve kendi zamansal programımıza uyup uyamayacağı oluyor. Bize heyecan veren, söyleyecek bir sözümüz olan her ölçekte yarışmaya mümkün olduğunca girmeye çalışıyoruz. Sonraki aşamada jüriye ve şartnamenin satır aralarına bakıyoruz genelde. Seçici kişilerin belli yetkinliklere sahip meslektaşlarımızdan oluşmadığı, ödül tutarlarının komik derecede düşük olduğu yada işin verilme biçimi ile ilgili tasarımcıyı zor durumda bırakacak şartnameye sahip yarışmaları prensip olarak protesto ediyoruz.
İş yoğunluğundan ıskaladığımız ya da girmeyi tercih etmediğimiz yarışmalar oluyor elbette. Sıklıkla ilgili fikir vermesi açısından; yarışmalara tam iki sene önce girmeye başladık ve bugüne kadar da 11 yarışmaya katıldık.
Yarışmalara katılanlara proje tasarımı ve sunum aşamasında neler tavsiye edersiniz?
Kutlu Bal: Bu işin ekip işi olduğuna inanıyoruz. Çok kalabalık olmaya gerek yok ama uyumlu çalışabilen, benzer şeyleri dert edinebilen ve birbirini tamamlayan kişilerden oluşan bir ekip olabilmek şart.
Ayrıca yapılmaya çalışılan ana bir fikir ekseninde oluşturulacak tasarımın, hem içerik olarak hem de sunum olarak aynı tutarlılığı sürecin başından sonuna kadar devam etmesi gerekiyor. Sunum, tasarımda önemli olan noktayı ya da noktaları, ilk bakışta anlatacak kadar net bir ifadeye sahip olmalı.
Tasarım yaparken en önemli nokta eğlenebilmek. Biraz arabesk olacak belki ama: mimarlık işi gönül işi. Kaçınılmaz olandan keyif almadan olmaz bu işler…
EKİP DERECELERİ:
- Uşak Şehirlerarası Otobüs Terminali Kompleksi Mimari Proje Yarışması (1. Ödül) – Uşak -2012
- Çukurova Belediye Hizmet Binası ve Kültür Merkezi Mimari Proje Yarışması (3. Ödül) – Adana – 2011
- Kepez Belediyesi Kongre ve Kültür Merkezi Mimari Proje Yarışması (3.Mansiyon)-Antalya – 2011
- Şişli Lisesi Mimari Proje Yarışması (Satınalma Ödülü) – İstanbul – 2011
- Truva Müzesi Mimari Proje Yarışması (3. ÖDÜL) – 2011
- Düzce Sanayi ve Ticaret Odası Binası Mimari Proje Yarışması (Satınalma Ödülü) – Düzce – 2010
- Uluslararası Genç Mimarlar Fikir Yarışması “2023 Yılı Meydanlar” FİNALİST -İLK 10– Antalya – 2010
- Mimar Sinan Anısına Cami Fikir Proje Yarışması (Eşdeğer Ödül)-Kayseri – 2010
KİŞİSEL DERECELER:
- Ytong Çatı Tasarım Yarışması (İkinci Ödül) – İstanbul – Hakan EVKAYA
- Kone asansör Aydınlatma Tasarım Yarışması (Kone Özel Ödülü) – İstanbul – Hakan EVKAYA
- 3. Ulusal Mobilya Tasarım Yarışması (Ofis Kategorisinde Finalist) – İstanbul- Kutlu İnanç BAL
- Girne Amerikan Üniversitesi Giriş Saçağı Yarışması (3. ÖDÜL) – KKTC – Kutlu İnanç BAL
- Bun Dizayn Kumbara Tasarım Yarışması (Finalist Öneri) – İstanbul- Hakan EVKAYA
- Bun Dizayn Kumbara Tasarım Yarışması (Finalist Öneri)-İstanbul- Kutlu İnanç BAL