The Marmara Collection’ın düzenlediği The Marmara Taksim’in girişinde bulunan ayakkabı boyacı sandığının, otantik boyacı sandığı tasarımına sadık kalınarak misafir sandalyesi ile beraber yeniden tasarlandığı tasarım yarışması sonuçlanarak ödüller sahiplerini buldu.
Üniversitelerin lisans ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik düzenlenen yarışmanın ödül töreni 20 Aralık 2011 gecesi The Marmara Taksim’de gerçekleşti.
The Marmara İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk: “Farkı ön plana çıkararak marka yarattık”
Ödül töreninde konuşma yapan The Marmara İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Öztürk genç tasarımcıları tebrik ederek. “Farkı ön plana çıkararak marka yarattık. Oteli yenilerken her şey modern olurken, boya sandığının aynı durduğunu gördük ve genç tasarımcılarla yola çıktık. Rekabetçi piyasalarda marka ürünleri yaratarak öne çıkarıp katma değer yaratmamız gerekiyor. Genç tasarımcılarda bunu başaracaklardır” dedi.
46 Yıllık Boyacı Ustası: Benim sandığım daha kullanışlı
Tasarım sonucu ortaya çıkan modern boya sandıkları ise 1965 yılından bu yana boyacılık yapan Yaşar Usta’yı memnun edemedi. “Benim boya sandığım daha kullanışlı” diyen Yaşar Usta, ”Fırçta sallamak zor. Boya çeşitlerini koyacak çekmeceler az. Müşterinin ayak koyacağı yer ise kullanışlı değil. Keşke tasarım öncesi benimle görüşerek tecrübeme göre çalışsalardı” dedi.
Yarışmaya kayıt olan 80 tasarımcıdan 30 tanesinin katıldığı yarışmada öncelikle 8 adet finalist seçildi, daha sonra içlerinden ilk üçe değer görülen projeler belirlendi.
Yarışmada sıralama şu şekilde oluştu.
(Görsellere tıklayarak büyük hallerini inceleyebilirsiniz)
BİRİNCİLİK ÖDÜLÜ: Muhammed Emre Kılıç
MEVLEVİ;
“Geleneksel değerlerimizin evrensel ölçekte tanınması ve bilinmesi için iyi soyutlanmış tasarım objelerine ihtiyacımız var. Mevlevi isimli tasarımım, bu topraklarda yeşeren bir kültürün, kinetik olarak soyutlanması neticesinde oluşan hatlarla oluşturulmuş, sade, güçlü ve merak uyandırıcı bir çalışma. Sadece ilham aldığı imgelerle değil, malzemenin doğası ve kullanımıyla da dikkat çekiyor. Mevlevi konulduğu ortamlarda Sema ritüelinin görsel estetiğini, evrensel bir tasarım diliyle sunarak hem ülkemizin hem de turistlerin ilham aldığım kültüre olan ilgilerini arttıracaktır. Gelenekselin modernle yoğrulmasıdır Mevlevi. Bununla birlikte , Türk tasarımında soyutlamanın gelebileceği noktaları ön plana çıkarmaya çalıştım. Kültürümüzdeki imgelerin birebir kullanımda sınırlayıcı olduğunu fakat arkalarında yatan grafik veya kinetik öğeleri ortaya çıkardığınızda son derece geniş bir tasarım dili oluşturabileceklerini düşünüyorum ve tasarımımın temel noktası da bu. Ayrıca The Marmara Collection’a ; tasarımcılara verdiği için destek için de teşekkürlerimi sunuyorum.”
İKİNCİLİK ÖDÜLÜ: Halil Taha Kılıç
LALEZAR;
ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ: Burak Koçak
“Boyacı sandıkları uzun yıllar boyunca kullanılmış, fakat tasarım bakımından ilerleme kaydedememiş geleneksel tasarımlardır. Bu sebeple geleneksel öğeler taşıyan, geleneksel tasarımdaki ergonomik doğruları içinde barındıran, fakat görsel olarak çok farklı ve çok yenilikçi bir ürün diline sahip bir tasarım yapmak istedim.
Tasarımım üç ana parçadan oluşuyor, iki adet sergileme kulesi, ve ortada ayakkabı boyamak için boyacının ihtiyacı olan tüm araç gerece yakın olduğu ayakkabı boyama ünitesi. İki yanda 5 adet olmak üzere toplam 10 adet boya kutusu, iki adet cila kutusu ve iki adet fırça boyacının hemen önüne konumlandırılmıştır.
Malzeme seçimi olarak dayanıklılığın yanında uzun ömürlülüğüyle bilinen ceviz ağacı, hazeran, süet ve çelik kullanılmıştır.”
Finale kalan tasarımcılar:
- Ozan Kayıkçı
- Tolga Yılmaz
- Çağatay Erdoğan
- Serhat Özperçin
- Pınar Yumruktepe
Ödül Töreninden Fotoğraflar:
Sema ritüelinin görsel estetiğini, evrensel bir tasarım dili..bla bla bla…bıkmadınız di mi? bıkmayacaksınız..yapıştır semazeni olsun bitsin..her ortama her tasarıma gideri var semazenin..düğün, nişan, sünnet merasimi, konser..semazen diye lokanta var ya hu..artık mevlevi diye ayakkabı boya kutusu da var yanarlı dönerli…ne de olsa bu ritüelin görsel bir estetiği evrensel şeysi flan filanı var…bilemiyorum..mevlana ağlıyor diyorlar…
Mevlevilik ve ayakkabı boyacısı sandığını bir araya getirerek tasarım yaptığını zanneden şuursuz, o zırva nesneyi yaparken stilize etmeye çalıştığın kinetik imgenin kaynağının turistlerin ayakları altına ineceğinin farkında mıydın? Bilgisayar başında mouse’unu oraya buraya sürüklerken Mevlana felsefesinin ne kadarını sindirdin? Ortaya çıkan sonuç ne? Boyacı ustanın takdirini bile alamadın.