İMMİB Endüstriyel Tasarım Yarışması 2011 söyleşilerimizin üçüncü sırasında Metalden Ürünler Profesyonel kategorisinde birincilik ödülünü kazanan Tahsin Emre EKE var. Bizimle bu güzel söyleşiyi gerçekleştirdiği için kendisine teşekkür ediyoruz ve başarılarının devamını diliyoruz.
Kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?
Mesleğimi bulma konusunda çok programlı bir yol izlemedim. Ortaokul ve Lise yıllarım sanat dalı derslerini seçerek geçti ve bir rastlantı sonucu ressam komşumuz olan Mustafa Ata ile tanışmam hayatımı değiştirdi. Yaklaşık bir yıl sonra yetenek sınavını kazanarak 2.lik ile 1997 yılında Marmara Güzel Sanatlar Fakültesinin İç Mimarlık bölümünde okumaya hak kazandım. 2001 Yılında aynı derece ile mezun olduktan sonra yine bir tasarım yarışması sonucu bir iş teklifi alarak iş hayatına adım attım. İş hayatım devam ederken yine birçok tasarım yarışmasına katılarak dereceler aldım. Sektörün önde gelen firmalarında uzun bir süre çalıştıktan sonra ortaklarım ile Opusera Design Studio’ yu kurdum. Kendi firmamda da birçok kurumsal firma ile projeler yaptıktan sonra 2011 yılında tasarımda yeni ufuklara yelken açmak ve de dil eğitimine devam etmek için New York’a yola çıktım.Şu an serbest tasarımcı olarak İstanbul ‘da ikamet etmekteyim.
Yarışmalara ne sıklıkla katılıyorsunuz?
Tasarım yarışmalarına genelde her yıl katılırım. Yurt dışı ve için tüm tasarım yarışmalarını takip etmeye çalışıyorum. Bence yarışma duygusu, tasarımcıyı diri ve zinde tutan güzel bir duygu.
IMMIB Ürün Tasarım Yarışmasında konunuzu kendiniz seçiyordunuz; siz konunuzu nasıl seçtiniz?
Aslında böyle konusu serbest tasarım yarışmaları tasarımcıyı daha özgür kılıyor. Yarışmada konu malzemeler ile ilgili olduğu için ben sadece ne tasarlamam gerektiğini düşündüm ve öyle yola çıktım.
Yarışmada malzemelere göre ürün yapıları oldukça farklılık gösteriyor. Sizce malzeme ve tasarım arasındaki ilişki nasıl kurulabilir?
Aslında konusu olmayan, sonsuz bir olgu bu. Bence, yarışmayı özgün ve farklı kılan tarafı da bu. Kategorilerde o kadar çok çeşitli ve farklı sektörlerden tasarımlarla karşılaşıyorsunuz ki, bu da kullanılan malzemelerin ne kadar çeşitlilik gösterebildiğine ve önemli olduğuna parmak basıyor. Her tasarımcının bir stili vardır muhakkak. Kimisi malzemeyi görünce bir şeyler düşünür, kimisi de sonra malzemeyi seçer. Ben de sonra seçenlerdenim. Benim için önemli olan düşünülen, ortaya çıkardığınız üründür. Malzeme üzerine giyilen bir elbise gibidir.
Sizce tasarımda malzeme ve teknoloji takibinin önemi nedir?
Çok önemli olduğunu düşünüyorum. Teknoloji o kadar hızlı bir şekilde ilerliyor ki, şu anda bile belki bir üretim tekniği icat ediliyor ya da yeni bir malzeme piyasa sürülüyor olabilir. Tasarımcı her an yeni malzemeler ve teknoloji ile düşüncelerini mix etmeli, tasarımlarını daha özgün, yaratıcı ve farklı kılacak malzemeleri kullanmalıdır.
Yarışmada ödül aldığınız tasarımınızın konseptinden ve tasarım sürecinden bahsedebilir misiniz?
Tasarım süreci aslında biraz uzun sürdü. Genelde bir ürün tasarlarken, ne tasarlayacağımı ya da işlevini kafamda bitirmiş oluyorum. Bu tasarımda da ne yapmak istediğimi biliyordum fakat görsel tasarımı konusunda biraz kararsız kaldığım zamanlar oldu. Fikir aşaması aslında benim New York’ta geçirdiğim zamanlarda gelişti. Amerika da özellikle demonte mobilyalar çok kullanılıyor. Çağın getirdiği hızlı yaşam biçiminden ve pratiklikten olsa gerek bir çok mekanda demonte mobilyaların kullanıldığını gördüm. Fakat bu demonte mobilyaları kendi başlarına monte edemeyenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. Bende pratik ve hızlı, demonte etmeye gerek olmayan bir ürün tasarlamayı düşündüm ve zigzag için ilk adımı atmış oldum.
Yarışmada ödül kazandığınız tasarımı üretmeyi düşünüyor musunuz? Üretilirse geliştirmek istediğiniz detay nedir?
Evet düşünüyorum ve geliştirmek istediğim bazı yerler var mutlaka. Çünkü bir tasarım realitiye geçemeden hiçbir zaman tam değildir.
Eğitim hayatınızdaki ile profesyonel yaşamdaki proje sürecini kıyaslar mısınız?
Dağlar kadar fark var diyebilirim. Çünkü bizlere okulda bir tasarımı nasıl yapmamız ve sunmamız öğretiliyor. Bu yapılırken en ince detayına kadar işleniyor ve iş hayatında bunların bir çoğuna rastlamıyorsunuz. Belki yeni yeni okul ile profesyonel hayat daha yakın olmaya başladı fakat gördüğüm kadarıyla buda yeterli değil. Yurt dışındaki okullarda bazı projeler firmalar ile ortak yürütülüyor ve bu öğrenciye mezun olmadan profesyonel hayatı tanıma fırsatı yaratıyor.
Tasarımda en önemli konulardan biri düşünceyi ifade etmek. Sizce bir paftada nasıl olmalı?
Bir tasarımın iyi olması tabi ki bazı kriterleri gerektiriyor. İyi bir tasarım bazen kötü bir sunum ile ilgi çekmeyebilir ya da tam tersini düşünebiliriz. O yüzden tasarım kadar bir o kadar da sunmak, iyi algılanmasını sağlamak çok etkilidir. Tasarımını sunduğunuz pafta bence yalın ve sade olmalı. Kullandığınız malzeme ve renklere göre pafta düzeni iyi kurgulanmalı.
Gelecek için hedeflerinizi paylaşır mısınız? Tasarım sektörünün nasıl bir yol izleyeceğini öngörüyorsunuz?
Şuan için eğitimimi yurt dışında tamamlayım ülkeme döndükten sonra yine sektöre katkı sağlayacak projelerde bulunmayı hedefliyorum. Tasarım bence geleceği inşa edecek bir kavram. Ülkemizde de tasarım sektörü aslında düşündüğümden de hızlı ilerlemeye başladı. Fakat tabi ki yurt dışındaki tasarım anlayışını yakalamamız için biraz zaman gerekiyor. Buna en çok katkı sağlayacak şey ise firmaların Türk tasarımcısına gerekli desteği vermesi olacaktır.