Kadınların Organize Sanayi Bölgelerinde istihdam edilmesi, çocukların aileleri ile daha sağlıklı bağlar kurabilmesi amacı ile hazırlanan Neşe Fabrikaları Yarışması 2013 yılında kamuoyuna sunulmuştu. Yarışmada seçilen eserler de 2013 Nisan ayında duyurulmuştu. Birinciliği kazanan proje müellifi ile Borusan Holding, yarışma haklarının verdiği sözleşmeye dayanarak yapıyı uygulamaya koydu.
Yapının ilk tasarlanan, planlanan ve yarışmayı kazanan eserden çok farklı oluşu, yarışma hakları ve yapım yöntemleri konusunda tartışma başlattı. Süreçte jüri üyelerinin yaptığı açıklamayı ve proje müelliflerinin görüşlerini sizlerle paylaşıyoruz…
Borusan Neşe Fabrikası Yarışması çalışmaları Aralık 2012’de başladı ve yarışma 2013 Ocak ayında ilan edildi. Özel sektörün bir sosyal sorumluluk projesi olarak, kamu yararına bir yapı için, yarışma açmayı düşünmesi nadiren görülen, oldukça heyecan verici bir girişimdi.
Jüri, Borusan’ın çocukların geleceği için attığı bu adımı çok anlamlı buldu. Şartnamenin oluşturulması için 3 oturum düzenlendi. Jüriye rahmetli Hakkı Önel hocamız başkanlık yaptı. İlk jüri toplantılarında Borusan yetkilileri, çocukların kültür ve sanat ile iç içe, açık alanları ve bahçeleri özgürce kullanabilecekleri bir dünya hayalini kurduklarını aktardılar. Mimarlık ortamı da bu girişimi destekleyerek son derece yüksek bir katılım gerçekleştirdi. Yarışmaya 196 proje teslim edildi. Seçim süreci 3 gün sürdü. Nisan ayı sonunda sonuçlar ilan edildi. Yarışmanın ödül töreni ve yoğun bir katılımlı kolokyumu yapıldı.
Jürinin daha sonra devam eden süreç ile ilgili bir bilgisi olmadı. Bu yazının kamuoyunun huzura taşınmasının sebebi ise, yarışma sürecinin sonunda ortaya çıkan süreç ve yapıdır.
Jüri resmi olarak olmasa da etik açıdan yarışma sürecinin ardından ortaya çıkan sonuç ile ilgili mimarlık ortamına, kamuoyuna ve en önemlisi yarışmaya katılmış meslektaşlarımıza karşı sorumluluk hissetmektedir.
Jüri bu sorumluluğunun bir bölümünü yerine getirmek adına bir araya gelerek aşağıdaki ortak açıklamaları yapma gereksinimi hissetmiştir:
Gerçekleştirilen yapı incelendiğinde, jüri, yarışmada Birincilik Ödülü alan öneri ile tasarımsal olarak bir benzerlik görememiştir. Söz konusu olan, seçilen tasarımın revize edilmiş ya da geliştirilmiş bir hali değil, tamamen yeni bir projedir. Müellif mimarlar da bunu kendi anlatımlarında “yeni bir tasarım geliştirdik” ifadeleri ile doğrulamaktadır ve bu durumun gerekçesi olarak “maliyet” ve “program değişiklikleri”ni gerekçe olarak göstermektedir. Jüri, bu gerekçeleri hem teknik olarak inandırıcı bulmamış; hem de şartnamede zaten belirtilmiş ve ödül alan projenin seçilme nedenleri arasında yer alan (yarışma jüri raporunda görülebileceği gibi) bu konuların, projenin kendi müellifleri tarafından tümden reddedilmesinin gerekçesi olarak gösterilmesini anlamlı bulmamıştır. Kaldı ki, yarışma sonrası süreçte, ne Borusan A.Ş., ne de müellifler, jüri ya da yarışmanın ortak düzenleyicilerinden YEM ile irtibat kurmamışlardır.
Müelliflerin, seçilen öneriyi geliştirme ve revize etmeleri doğaldır; ancak tümüyle yeni bir tasarıma yönelmiş olmaları, yarışmanın idare, jüri ve yarışmacılar arasında oluşturduğu mutabakatı çiğnemeleri anlamına gelir. Yarışma sonucunda herhangi bir tasarımı gerçekleştirmek üzere bir müellif seçilmemiştir, tersine belirli bir tasarım önerisi seçilmiştir. Müellifler yalnızca işveren idareye karşı değil, seçildikleri yarışma oratmına karşı da sorumludurlar. Müelliflerin seçildikleri tasarımı sahiplenmeyip reddetmeleri, o tasarım ile aldıkları 1. ödülünün de reddi anlamına gelir.
Gerçekleştirilen yapı incelendiğinde ise, üretimi için herhangi bir yarışmanın gerekli olmayacağı görülmektedir. Gerek Borusan A.Ş., gerekse müellifler, böyle bir yapı elde etmek için yüzlerce mimarın emeğinin seferber edileceği bir yarışma ortamına gerek olmadığını görebilecek donanıma ve birikime sahiptirler. Katılımın böylesi geniş bir şekilde sağlandığı bir yarışma sonrasında böyle bir yapı elde edilmesi, yarışma ortamı açısından da son derece zedeleyici olmuştur.
Son olarak, Borusan Neşe Fabrikaları projesinin, Türkiye’nin farklı bölgelerinde çalışan annelere ve bir sosyal sorumluluk projesi olarak toplumsal yaşama yapacağı katkı, hem jüri hem de mimarlık ortamında büyük kabul görmüş ve desteklenmiştir ve bu hâlâ da geçerlidir. Ancak bu projenin bir başka yönü de, kreşlerin sahip olduğu mekânsal niteliklerle, çocukların yaşamlarının ilk yıllarında onlara vereceği destektir ki, bu yarışma boyunca bütün taraflarca önemsenmiştir. Başka bir deyişle, “Borusan Neşe Fabrikaları” projesi, Türkiye’nin farklı bölgelerinde herhangi 10 adet kreş yapısının inşa edilmesi olarak değil, sahip olduğu mekânsal niteliklerle çocukların gelişimine aktif olarak katkıda bulunacak kreşlerin inşa edilmesi olarak tanıtılmıştır. Yarışma müessesesi ise bu nitelik ve katkıların toplumsal değerlendirme ve mutabakat zeminidir. Jüri, gelinen noktada bu zeminin dışında çıkıldığı ve projenin bu yönünün tümüyle eksik kaldığını görmektedir.
Gelinen aşama itibarı ile jüri, bütün taraflara kabul etmiş oldukları yarışma zeminin gereklerini hatırlatarak, yarışma ortamının zedelenmesine, farkında olmadan da olsa katkı yapmış olmaktan duyduğu üzüntüyü mimarlık ortamı ile paylaşma gereksinimi hissetmiştir.
Saygılarımızla
Borusan Neşe Fabrikaları (Organize Sanayi Bölgeleri’nde Kreş ve Gündüz Bakımevi Ulusal Mimari Proje Yarışması) Jüri üyeleri
Proje Müellifleri Hakkı Can Özkan ve Serdar Köroğlu, yapım sürecini Güney Mimarlık Dergisine şöyle değerlendirmişlerdi:
Borusan Vakfı, bazı bakanlıklar ile bu işe dair bir protokol imzalayarak yarışma sürecini başlatmıştı. Ancak iyi niyetle yarışma şartnamesini olabilecek en ideal ve doğrucu yöntemlerle hazırlamışlardı. Lakin şartname, işin gerçekte var olan birçok parametresini göz ardı etmişti. Her şeyden önce, uygulanacak olan projelerin kısıtlı bir bütçesi bulunuyordu. Kurum, sonunda bu bütçeyi neredeyse iki katına kadar esnetmek durumunda kalsa da yarışma şartnamesinde bahsedilen yapı ile örtüşmemekteydi. İkinci olarak ise, projenin uygulanacağı illerde yapılan araştırmalar neticesinde, kreşlerin hitap edebileceği çocuk sayısı şartnamedeki beklentilerin çok altındaydı. Bu da yapının zamanla kullanılmaz hale gelmesine ve atıllaşmasına yol açabilirdi. Bu nedenle kreşlerin kapasitesi, alanları ve programı üzerinde değişikliklere gidildi. İşletme giderleri de bir başka tasarım girdisi olarak karşımıza çıktı. Çünkü işletme giderleri iki yıldan sonra OSB’lerce karşılanacaktı, bu yüzden de finansal olarak tutarlı bir tasarım oluşturulmalıydı. Projelerin yapılacağı coğrafyadaki inşaat teknolojisinin yetersiz oluşu, malzemeye ulaşımın zor oluşu ve gerekli teknik kadro desteğinin bu bölgelerde alınamaması gibi bazı sıkıntılar da projenin tasarım sürecine ışık tutmuştur.
Yeni kreş tasarımı, ülkenin farklı bölgelerinde farklı üretici ve imalatçılar elinden çıkabilecek, bilindik yapı teknolojilerini dışlamayan, tam tersine kompakt mekan modeli olan bir yapıdır. Planlama, farklı yörelerde farklı programlara da ihtiyaç verebilmesi adına total mekan anlayışı ile esnek olarak tasarlanmıştır. Basit bir dikdörtgen formundaki yapı ortasından bir koridor ile omurgalandırılmış, bu koridorun bir tarafı tamamen yönetim, servis ve teknik alan gibi fonksiyonel mekanları oluştururken, diğer tarafı ise gerektiğinde bölünüp birleşebilen çok amaçlı sınıf mekanlarını oluşturmaktadır. Bu mekan kreşe yıl içinde kayıt yaptıran çocukların yaş ve sayısına göre bölümlenebilir, farklı fonksiyonlarda da kullanılmasına mahal verebilir. Bu esneklik de onun planlama ve kullanımdaki değişken yapısına uyum sağlayabilecek ölçüde basit ve sade bir kütle anlayışı ile dizayn edilmiştir.
Böylelikle farklı amaçlar için kullanılabilirliliği arttırılmıştır. Gerek yapım maliyeti, gerekse işletme giderleri göz önüne alındığında basit malzeme ile inşa edilmiş, biçimsel egolardan uzak, içe dönük ve sadece yeteri kadar hacim kullanan bir yapıdır.
Tüm bu yeni done ve parametreler ışığında mimari ekip olarak ikinci bir proje tasarlama ve uygulama şansı bulduk. Borusan Kocabıyık Vakfı da tüm iyi niyet ve gayretleri ile bu sosyal sorumluluk projesini tüm olumlu/olumsuz şartlar dahilinde yerine getirmek için çabalamıştır. Bizler de bu ortak başarının içinde ufak da olsa bir katkımız olduğu için gurur ve mutluluk duyuyoruz.
(Y. Mimar Hakkı Can Özkan (YTÜ), Mimar Serdar Köroğlu (YTÜ))
Kazanan projede göremediğim pencereler, ilk turda elenen projemizden fazlasıyla esinlenilmiş gibi görünüyor. Türkiye’de mimari proje yarışmalarına katılmadan önce 2 kez düşünmek lazım.