Audi’nin, gelecekte dünyanın en büyük sorunlarından biri olacak “mega kentlerde mobilite ve şehir planlamasına” çözüm bulmak ve dünyanın ünlü mimarlarının vizyonlarını paylaşmaları amacıyla düzenlediği Audi Urban Future Awards tasarım yarışmasının ödül töreni İstanbul Tasarım Bienali kapsamında gerçekleşti. Höweler + Yoon Architecture, Boston/Washington metropoliten bölgesi için önerdikleri “New American Dream” isimli modern kentleşme önerileriyle ödülün galibi oldu.
Ödül töreninde önce Hasköy İplik Fabrikası’nda düzenlenen sergide, Mumbai, Boston, Sao Paolo, Pearl River Delta (Çin) ve İstanbul’dan yarışmaya katılan seçilmiş mimari ekipler, kentlerinde mobilite ve şehir planlaması ile ilgili gelecek yıllardaki vizyonlarını paylaştı ve yarışma sürecinde projelerin tanıtıldığı bir sunum gerçekleştirildi.
Sunumlardan sonra ödül töreni için SuAda’ya geçilen gecede Audi Başkanı Rupert Stadler‘de bir konuşma yaptı. Şehrin gelişiminde bilgiyi birleştirmenin ve insanlar arasında bir ağ kurmanın çok önemli olduğunu dile getiren Stadler “toplumsal gelişim için her zaman yeni bir şeyi yapma cesareti olan insanlara ihtiyaç vardır” diye belirtti. 2010 yılından bu yana dünyadan kırsaldan fazla şehirlerde yaşandığını ve 2030 da bunun 3,5 milyar kırsal-5 milyar şehir yaşantısına dönüşeceğinin öngörüldüğü dile getirildi. Ve bu noktada İstanbul gibi kesişimleri, karşıtlıkları, ve potansiyelleri barındıran bir mega şehrin bu konu için özellikle seçildiğini anlattı.
Geleceğin Şehri için tek bir imar planı olamaz
İnsanların artık mükemmel şehri aramayı bırakması gerektiğini belirten konuşmacılar kendi şehirlerimizin güçlü yönlerine odaklanarak şehirlerin insanların keyifle yaşadığı yerlere dönüşebileceğini savunuyorlar. Ayrıca, şu anda kontrol edilemeyen mobilite ve hareketliliğin dünyaya, doğaya ve yaşama zarar verdiğini belirttiler.
Jürinin değerlendirmesi bir hayli detaylı yapıldı. Sabah beş saat konu üzerinde tartıştıklarını, daha sonra tüm ekiplerle görüştüklerini ve değerlendirme kriterlerine karar verdiklerini belirten jüri, en son yapılan sunumlardan sonra kararını verebilmiş.
Yarışmaya katılan projelerin çok değerli tespitler yaptığı ve ayrıntılı planlamalara yöneldikleri belirgindi. Ortak noktası daha paylaşımcı ara yüzler ile (ulaşım, sosyal medya, açık alanlar) insanlara şehirlerde daha dengeli sosyal yapılar kazandırmak olan projeler geleceğin kentleri için herkesin bir kere daha planlarını gözden geçirmesini sağlayabilecek nitelikteydi. Umudumuz bu değerli platformlardan çıkan analiz ve değerlendirmelerin şehir planlarında hıza daha fazla etkin rol alması
Höweler + Yoon Architecture (Boston-Washington)
ABD’nin Boston/Washington bölgesi için öngörülerini paylaşan ve birinci seçilen Höweler Yoon Mimarlık Ofisi, Höweler-Yoon, buna rağmen “Shareway” adlı projeleriyle, banliyö ile şehirler arasındaki kopukluğun kalkmasına yönelik bir proje tanıttılar.Ulaşımın özel yazılımlar ile bir bütün olarak değerlendirildiğini, araç paylaşımından, toplu taşımaya kadar tüm ulaşım araçlarının entegre olarak çalışmasını öngördüklerini belirttiler. ABD’de otomobil sahibi olmanın yaşam kültürünün önemli bir parçası olduğunu, gelecekte de bunun devam etmesini öngördüklerini söylediler. Ayrıca şehrin özellikle yol kenarlarındaki boş kısımlarının insanların toprağı işleyebilmesi için açılmasının gıda üretimi için çok değerli bir kazanç olacağını savunan ekip maket ve videolar ile projelerini sundular.
Superpool (İstanbul)
Audi Urban Future Awards’da, İstanbul için öngörülerini paylaşan SuperPool Mimarlık Ofisi, gelecekte megakentte, toplu taşımanın önemine ve hayatın toplu taşıma ile rahatlayan sokaklarda yaşanması düşüncesine vurgu yaptı. Superpool’un hazırladığı İstanbul 2030 Şehir Konsepti’ne göre, şehrin jeolojik yapısı nedeniyle, toplu taşıma, raylı sistemlerin aksine, bağımsız olarak çalışan dolmuşlar ile sağlanacak. Bugünden farklı olarak ise, gelişen teknoloji ile birlikte 2018 yılında İstanbul’daki dolmuşlar, sürücüsüz hareket edecek. İnternetten ulaşılabilecek bu dolmuşları, bir aplikasyon yardımı ile nereden olursanız olun ayağınıza çağırabileceksiniz. Geleceğin dolmuşları, en kısa rotayı kullanarak sizi istediğiniz yere götürebilecek.
2050 yılında başlayacak “PARK “ adlı sistem ile, İstanbullular, sürücüsüz dolmuşlar ile yolculuk ettikçe, puan kazanacak. Toplu taşımaya geçiş ile özellikle sokak aralarında veya caddelerde, artık otopark alanına ihtiyaç kalmayacağı için de, İstanbullular, kazandıkları “PARK” puanını, bu alanları kendi özel kullanımları için kiralamakta kullanacak. Böylece, İstanbul’un tüm kesimlerinde, isteyen herkes, evlerinin önünde dostları ve aileleri ile zaman geçirebilecek. Superpool, bunu geçmiş mahalle yaşantısına ve mahalle kültürüne dönüş olarak yorumluyor. PARK sisteminin sosyal medya ile uyumlu çalışan aplikasyonunu kullanarak, İstanbullular, Taksim Meydanı gibi birçok meydanı kendilerini ifade etmek için kiralayabilecek.
Süperpool, iletişim ve sosyal ağlar yardımı ile şehir planlaması ve kamusalın canlanmasına yönelik projesini anime edilmiş videolar ile tanıttı.
CRIT (Mumbai)
Dünyanın en kalabalık kentlerinden Hindistan’ın Mumbai kenti için yarışmaya katılan Crit:Consept de 2030’da kentin yollarına paralel yürüyüş platformları ile ulaşımın sağlanabileceğini söyledi. Böylece daha bütünsel bir enerji ve ulaşım planlaması ile sosyal adalet ve yaşam dengesi kurulabileceğini belirttiler.
NODE Architecture & Urbanism (Pearl River Delta)
Çin’in “Dünyanın Fabrikası” olarak tanınan Pearl River Delta Bölgesi için tasarımlarını anlatan Node Architecture and Urbanism Ofisi ise, sanayi kenti Shenzen için, sanayi mallarının yerin altından taşındığı bir sistemi düşündüklerini, insanların ulaşımının ise yerin üzerinden toplu taşıma ile sağlanabileceğini söyledi. Sanayi ve doğal yaşam kaynaklarının dengesi kurulmasının şehir hayatı için önemli olduğunu vurgulayan ekip sokakların kamusal hayatta insanları bağlayıcı/bütünleştirici bir özellik sunduğunu savunuyor.
Urban-Think Tank (Sao Paolo)
Yarışmaya Brezilya’nın Sao Paolo kentinden katılan Urban Think Thank Ofisi de “Urban Parangole” adlı konseptleriyle, 2050’de kentte ulaşımın üç boyutlu yürüyüş yolları ile sağlanabileceğini paylaştı. Yaya-kara ve hava araçlarının bağlantılı olması gerektiğini savunan proje oldukça ilginç değerlendirmeler yapıyor. Ulaşımdaki bütünlüğün sosyal ve ekonomik sınırların kalkmasına yol açabileceği projede tartışılıyor.
Yorumlar 1